Hepiniz hoş geldiniz, davetimize icabet ettiniz, bizleri onurlandırdınız. Allah hepinizden razı olsun.
Ben önce davet ettiğimiz halde katılamayan, ama katılmak istediklerini belirten, mazeretleri olanların selamlarını ileteyim. Davetli listesini programla beraber iletmiştik, kimler olduğunu biliyorsunuz.
Kürşad abiyi tanıyorsunuz. KÜRŞAD ATALAR uzun yıllar İktibas Dergisinin yönetiminde bulundu, hala yazılarıyla da bize katkı vermeye devam ediyor. Uzun yıllar bu konuda, İslamcılıkla ilgili yaptığı çalışmalar içerisinde düşüncenin okullaşması şeklinde formüle ettiği bir makale, daha sonradan bir kitaba da dönüştü, bir tez geliştirdi, bir öneri getirdi. Ve her ortamda da bunun tartışılmasıyla ilgili bir çaba gösteriyordu. Biz de İktibas olarak bunun daha derli toplu bir şekilde ele alınabilmesi için hepinizi buraya davet ettik; inşallah toplantı hayırlara vesile olur. ...Devamı »
ATASOY MÜFTÜOĞLU: "Düşüncenin okullaşmasından önce düşüncenin özgürleşmesi gerekir."
KÜRŞAD ATALAR: Müslümanlar olarak çağdaş dönemde nitelikli düşünce üretemediğimiz bir vakıadır. Hatta bir değerlendirmeye göre miladi 12. yüzyıldan itibaren, bir diğerine göre ise miladi 16. yüzyıldan bu yana, Müslüman Düşüncesi "orijinal" bir üretimde bulanamamaktadır. Bu hususta "dibi gördüğümüz dönem" olarak da 19. yüzyılı gösterebiliriz. Bu asırda (belki iki asır öncesinden beri) paradigmal üstünlük "fiilen" Avrupa/Batı düşüncesindedir. Ama o tarihten itibaren de Müslüman Dünyası bir "uyanış" süreci yaşamakta, sembol şahsiyetlerden Cemaleddin Afgani’nin başlattığı "öze dönüş" hareketi çeşitli tezahürleriyle birlikte varlığını sürdürmektedir. Bu sürecin doğru değerlendirilmesi durumunda "okullaşma mı, özgürleşme mi?" sorusuna isabetli bir cevap vermek mümkün olabilecektir. Başka bir ifadeyle, Afgani’den bu yana üretilen düşünce hangi seviyededir? Özgür müdür, tutsak mıdır? Henüz rüşeym halinde midir, yoksa gelişmesine rağmen "yetkinlik" seviyesine mi ulaşamamıştır? Atasoy abi, bu soruya özetle "henüz düşünsel özgürlüğe ulaşamadık" şeklinde cevap veriyor. Bendeniz bu konuda farklı düşünüyorum. Düşüncenin Okullaşması kitabında da ifade etmeye çalıştığım gibi, bence "gelişiyoruz ama henüz okullaşamadık." Çağdaş Dönem Müslüman Düşüncesi’ni kabaca 3 bölüme ayıracak olursak, Afgani ile başlayan ilk dönem yaklaşık olarak II. Dünya Savaşı dolaylarında sonlandı ve Kutup/Mevdudi düşüncesiyle birlikte gelişme dönemine girdik. Bu süreç, zannımca, hala devam ediyor. Bitimini "okullaşma" belirleyecek. Yani gelişmekte olan Müslüman Düşüncesi eğer okullaşırsa "yetkinliğe" ulaşacak ve artık sosyal/siyasal alanda da "değişim" ümidi net biçimde tebarüz etmiş olacak. ...Devamı »
İsrail, 1948 yılından beri sık sık İslam dünyasının îslami iradesini ve bilincini test ediyor, bu irade ve bilince meydan okuyor, biz Müslümanların bütün mukaddeslerini açıkça/küstahça istiskal ediyor. Biz Müslümanların bütün mukaddeslerimiz ırkçı-militarist Siyonizmin tankları altında açıkça eziliyor, yerlerde sürükleniyor. Bu tahammül edilemez durum karşısında İslami cemaatler, partiler, yapılar, konjonktürel tercihler yaparak; koşullarla bütünleşerek; resmi siyasetlere boyun eğerek; statükola ...Devamı »
Tam da bu dönemde, insana ve doğaya bakışın değişmesi, yeni bir kavramın ortaya atılmasına neden olmuştur ki, bu, ‘rasyonalizm’dir. Descartes’in ürettiği bu kavramsallaştırmada, akıl, tek güvenilecek kriterdir ve her türlü değerin de kaynağıdır. Rasyonalizmin yaygınlaşmasıyla birlikte de, dini kavram ve kurumlar otoritelerini yitirmişlerdir. Artık yeni bir ‘insan modeli’ ve yeni bir ‘toplum tasarımı’ söz konusudur. Buna göre, insan, rasyonel bir varlıktır; neyin iyi-kötü yahut neyin doğru-yanlış ...Devamı »
Bu yüzden İslamiyet’le ilgili araştırmalarda Batı’nın bakış açısına ve araştırma verilerine güvenmek, teslimiyetçi bir gaflet olur. Bu yüzden, günümüzde içinde bulunduğumuz şartlar karşısında Batı’dan almak zorunda olduğumuz pozitif bilimlerde bile aralarına felsefi bir yorum katılmış olabileceğini düşünerek ihtiyatlı olmamız gerekir. Çünkü araya karıştırılan bu zararlı unsunlar genel olarak din düşüncesine ve özellikle İslam düşüncesine kökten düşmandırlar. Ne kadar az olursa olsun, bu unsurlar ...Devamı »
Linyit sobalarının çekmediği, duman içinde bir koğuşta, "azılıların, müebbetlerin" arasında kalıyordu. Çamlıdere, ardından Mucur Cezaevine nakil, iki yıl süren bir tutukluluk ve yargı sürecinin ardınd ...Devamı »
Mehmet Kürşat Atalar, İktibas dergisindeki makalelerinden tanıdığımız bir isim. On tez adlı kitabı Anlam Basın Yayın'da neşredildi. 156 sayfadan oluşan çalışma, akademik bir üslupla kaleme alınmış on ...Devamı »